İnsanoğlunun yeryüzü serüveninde ilk ayrıştırma, kadın ve erkek olmak üzere insanın ikiye ayrılmasıdır.  Bugün haklar ve özgürlükler üzerinden kadın ve erkek eşitlenmeye çalışılsa da tarihsel birikim, ayrımın kategorikselliği üzerinde durmaktadır. Öncelikle biyolojik olan bu kategorilendirme daha sonra sosyal kategorilendirmelerle devam etmiştir. Kadın, bunlarla birlikte aynı zamanda bir grubun ve toplumsalın parçası olarak tanımlanmakta ve tarif edilmektedir. Kadın aile ile grup, bireysel ile toplumsalın başlangıcı, gelişim ve sürekliliğini sağlayan bir varlıktır. Kadının hakkında kategorik ve grup düzleminde yapılan açıklamalar, toplumsal kurumların başatlığı ve işlevselliğine göre şekillenmektedir. Toplum düzleminde oluşan statü ve roller, kadının konumu ve sürekliliğini sağlamaktadır. Toplumsallığın getirdiği cinsiyet rolleri yerine getirilmeye başlandıktan sonra, yapının da etkisi ile farklılaşmalar devam etmekte ve gelenek oluşmaktadır. Böylece bireyler oluşturulan cinsiyet rollerine göre gündelik hayat pratiklerini gerçekleştirmektedirler.